Bahar Demir // Allianz Türkiye - Çevik Koç
Zeigarnik etkisini duydunuz mu? Ben yeni duyanlardan olsam da anlamını öğrendiğime çok mutlu oldum. Sebebi de kendim dahil, pek çok insanın bunu yaşadığının farkına varmam ve bu durumun bir adının konmuş olması. Hani şu gün boyu dilimize dolanan ve yarım kalan o şarkının devamını hatırlama isteği vardır ya işte tam olarak ondan bahsediyorum. Peki nedir bu Zeigarnik etkisi? İşte cevabı: Yarım kalmışlık sendromu. Böyle kısa yazınca da biraz yarım kalmış oluyor değil mi? O zaman nedir bu yarım kalmışlık sendromu ve nasıl keşfedilmiş? Haydi alıntıyla başlayalım…
Bluma Zeigarnik tarafından 1927 yılında yayınlanan bir makale ile adı konulan Zeigarnik etkisi, bireylerin eksik kalan şeyleri tamamlanan işlere göre daha kolay hatırlamasını ifade ediyor. Bitmemiş işlerimizi ve ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı tanımlıyor kısaca. Yarım kalan işlerimizi hatırlayışımız, bazen tatili bile yarıda bırakıp eve dönüşümüzü neden-sonuç ilişkisine bağlayan bir etki. Beynimizi sürekli meşgul eden bu durum, sendromun habercisi. Yarım kalan olayların hatırlanıp tamamlanması gerektiği düşüncesi ile yaşamak oldukça zor bir durum aslında. Bir işi yaparken yarım kalan diğer işleri düşünmek konsantrasyon sorununa yol açıyor. Verimliliğin anahtarlarından biri odaklanmak olduğu için de verimsiz bir süreç doğuyor. Diğer bir ifade ile biten işler için beynimiz artık efor harcamazken, yarım kalan işleri yapmamız gerektiğini sürekli hatırlamak, ah bir de bitirmem gereken şu işim vardı demek ve bazen geriye dönememek aklımızı sürekli meşgul ediyor. Haliyle de beynimiz bir yandan üzerinde çalıştığımız bir işe odaklanmaya çalışırken bir yanda da yarım bıraktıklarımız için çalışmaya devam ediyor. Emimin buraya kadar okuyan pek çoğunuz yalnız olmadığınızı gördüğünüz için bir oh çekmişsinizdir…
Zeigarnik etkisi keşfedildikten sonra başta eğitim ve satış gibi pek çok alanda kullanılmaya başlanmış. Ancak bu başka bir yazının konusu deyip noktalayalım. Biz, çevik çalışma perspektifinden baktığımızda bu sendromu yaşamamayı nasıl sağlayabiliriz sorusuna cevap arayalım. Uzmanlar Zeigarnik etkisinden kurtulmanın yolları için şunları öneriyor: Küçük adımlar ile başlayın, ertelemeden planlı uygulamalar yapın. Bu adımların sonunda gelen başarmışlık hissi ile de bir sonraki adım için güç toplayın.
Çevikliğin ve scrum ın prensiplerini ve çalışma şekillerini konuşurken açıklık, şeffaflık, taahhüt gibi pek çok prensip yanında planlama, doğru önceliklendirme gibi kavramlardan bahsediyoruz. Aslında çevik yaklaşımı doğru uygulayarak işleri yeterli derecede küçük parçalara böldükten sonra plannig de verdiğimiz taahhütleri yerine getirerek Zeigarnik etkisini minimize etmiş oluyoruz. Dolayısıyla, öncelikle refinement ile işlerimizi düzenlerken yeterli derecede ufak parçalara ayırıp jira boardlarımıza girişlerimizi yapmalı, doğru planlama ile sprint süresince gerçekten yapabileceğimiz kadar işi sprinte almalıyız. Sprint boyunca koşacağımız sprint amacımızı (sprint goal) da doğru ve ulaşılabilir belirlemeliyiz. Yapamayacağımız işler ise hem Sprint Backlog’u hem de aklımızı meşgul etmesin diye Product Backlog’ ta yerini almalı ve sırasını beklemeli. Bu sürecin en eğlenceli kısmı ise daily’lerde bahsettiğimiz işlerimize odaklanıp tamamladıkça Done adımına sürüklemek. Zira artık bu işler bizim için bitip gitmiş işler olacak. Zihnimiz artık biten işler için yorulmak ve meşgul olmak yerine sprint backlogda bekleyen diğer işler için temiz bir zihin haline gelmiş olacak.
Şimdi bu perspektif ve farkındalık ile bir sonraki planlama buluşmasına katılmaya ne dersiniz? Doğru bir planlama ve önceliklendirme ile Zeigarnik sendromu yaşamayacağımız nice sprintleri koşmak dileğiyle…
Kaynakça : https://www.iienstitu.com/blog/zeigarnik-etkisi-nedir
Ufak bir not: Bu konu hakkında merak ettiklerini sormak için buraya tıklayarak bize ulaşabilirsin.
Yorumlar