Emel Yayla Yavuz // Allianz Türkiye - Çevik Koç
“En önemli şey, en önemli şeyi hatırlamaktır.” Suzuki Roshi
İş hayatımızı anlatırken en çok kullandığımız iki kelime: Çok yoğun. Günler, toplantılar, tamamlanması gereken iş listeleri, uyulması gereken teslim zamanları ve stresle geçiyor.
Bazen günün başında yapmak için sıraya aldığınız işlere gün sonunda hâlâ bakamamış olabiliyorsunuz. Böyle geçen bir iş gününün sonunda “Bugün ben ne yaptım” dediğiniz oluyordur mutlaka.
Gün gelir toplantı hazırlığı yaparken maillere dalar ya da sosyal medyada kafa dağıtırken bulursunuz kendinizi. İçmek için bir hevesle doldurduğunuz çayın, siz yudum almadan soğuması zaten haber değeri bile taşımıyor.
Böyle zamanların olmazsa olmazı, kafa dağınıklığını özetlercesine, bir odaya girince gerçeklikten kopup, “Ben buraya neden gelmiştim” dediğiniz andır.
Sözün özü, zihnimiz hep o kadar meşgul ki çok sayıda işi otomatik pilotta yaptığımızın bile farkına varamıyoruz.
Bu konuda bir çıkar yol var esasında: Mindfulness.
Sadece anı fark etmek, ana dikkat vermek değil
Açalım bakalım neymiş bu Bilinçli Farkındalık diyebileceğimiz Mindfulness.
Bu kavram son yıllarda oldukça popüler. Mindfulness temelli çoğu programın baz aldığı MBSR (Mindfulness based stress-reduction / Mindfulness temelli stres azaltma) programını oluşturan Jon Kabat-Zinn, kavramı, “Bilinçli bir şekilde ve isteyerek, yargılamadan, ana dikkat vererek ortaya çıkan farkındalık“ olarak tanımlıyor.
Bu tanım sadece anda yaşamayı ve anı fark etmeyi, ana dikkat vermeyi değil, fark ettiklerimizi nasıl karşıladığımızı da kapsıyor; yargılamadan, nezaketle...
Mindfulness tabi ki içinden sihirli çözümlerin çıktığı bir uygulama kutusu ya da tüm sorunlarımızı çözebilecek sihirli bir değnek değil. Ancak araştırmalar destekliyor ki mindfulness, iş yerinde dikkati ve farkındalığı artırarak zamanı etkin kullanmayı, odaklanmayı, esnekliği, stres ve tükenmişlikle baş edebilmeyi sağlayan etkili bir yöntem.
Bu nedenle aralarında Google, Apple gibi şirketlerin de bulunduğu pek çok şirket çalışanlarına mindfulness programları uyguluyor.
Peki gelelim kritik soruya: Stresi azaltmak için günlük hayatımıza ‘mindfulness’ı nasıl getirebiliriz?
Baştan uyarayım, mindfulness kavramsal değil daha çok deneyimseldir. Uygulamaları basit ama kolay değildir. Belirli bir disiplin gerektirir, tıpkı kas geliştirmek gibi düzenli çalışmak önemlidir.
Mindfulness’ın beden taraması, nefes farkındalığı, yürüme pratiği gibi birçok formal uygulaması var. Kolay adapte olacağınız uygulamalarla bu kavramı hayatınıza katabilirsiniz.
Basit uygulamalarla farkındalık kasınızı güçlendirebilirsiniz. Bu şekilde yaptığınız işlere, ilişkide olduğunuz insanlara daha çok odaklanabilir, dikkatinizi daha uzun süre verebilir, beden duyumları, duygu ve düşüncelerimiz ile farkındalığımızı artırabiliriz.
Amaç: Hayatımızı anbean yaşamak
“Gerçek meditasyon anbean hayatınızı yaşama şeklinizdir” diyor Jon Kabat-Zinn. Hayatınızı anbean yaşamak için neler yapabilirsiniz, bir bakalım:
. Sabah kalkar kalkmaz telefonunuzu mu kontrol ediyorsunuz? Bunun yerine uyanınca kendinize birkaç dakika verip nefes alışverişinize odaklanıp, kendinize bedeninize dikkat verin.
. Diş fırçalarken ne giyeceğinizi, giyinirken kahvaltıda ne yiyeceğinizi, kahvaltıda akşam yemeğini ya da gün içinde ne yapacağınızı düşündüğünüzü fark ederek, ne yapıyorsanız ona, sadece ona dikkatinizi vermeyi deneyin. Diş macununuzun tadı, kutusunun rengi, yediğiniz yemeğin dokusu, tadı, çayın nefis kokusunu fark ederek güne başlayın.
. Evden çıkarken, evden çıkıp işe gittiğinizi fark ederek hareket edin ve evdekilerle birebir göz teması kurarak vedalaşın.
. Araç kullanıyorsanız, arabayı çalıştırmadan birkaç nefes durmak, arabadan inmeden günlük koşturmacanın içinde girmeden birkaç nefes bulunduğunuz ortamı, nefesinizi fark edin. Birkaç gün radyoyu açmadan sadece kendinizle kalarak araç kullanmayı deneyin.
. Ofise giderken biraz yürüme fırsatınız varsa değerlendirerek, yavaş yavaş, çevrenizde olanları fark ederek yürüyün.
. Araç kullanmıyorsanız, yolculuk sırasında hemen cep telefonunuzu kullanmamayı, kendinizle kalmayı deneyin.
. Çalışırken tek bir işe odaklanarak, ne yapıyorsanız dikkatinizi ona vererek çalışın. Bildirimlerin, mesajların dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. Bu konuyu daha önce Pomodoro tekniğini anlatırken ele almıştık.
. Çalışırken, masa başında sık sık bedensel durumunuzun, duruşunuzun farkına varın; gergin misiniz, harekete, esnemeye ihtiyacınız mı var? İhtiyacınızı gözetin.
. Sık sık nefes ve hareket molaları verin, molaları telefona veya maillere bakarak geçirmeyin.
. Öğlen aralarını yanında rahat hissettiğiniz insanlarla geçirin. Haftada birkaç öğünü yalnız, başka bir şeyle ilgilenmeden farkındalıkla yiyin.
. İşten ayrılmadan birkaç dakikanızı ayırıp, bugün neler yaptığınızı, başardığınızı düşünün.
. Gülümseyin.
. İşten ayrılırken acele etmeyin, çıktığınızın farkında olun.
. Eve geldiğinizde evdekilerle tek tek selamlaşın ve iş dışındaki farklı rollerinize farkındalıkla adım atın.
Tüm bu önerileri elbette geliştirebilir, değiştirebilirsiniz. Bu yolda yaratıcılığınız size rehberlik edecektir.
Ufak bir not: Bu konu hakkında merak ettiklerini sormak için buraya tıklayarak bize ulaşabilirsin.
*****
Kaynaklar;
Mindfulness’ın İyileştirici Gücü, Jon Kabat - Zinn
Mindfulness, Zümra Atalay
Yorumlar